Bugün ilk satırlarıma bir otobüsün içinde başlayacağımı
hayal bile edemezdim. Yurttan çıkıp kütüphane için üniversitemin yolunu tutayım
dedim. Az önce bindiğim otobüsün şoförü, 17: 40’da diğer aracın okula
gideceğini söyledi.
...
Duraksadım ve: “Yürüsem daha iyi sanki”, dedim. Şoför :
“Hesabını yap, sen bilirsin”, dedi.
Biraz düşündüm ve otobüsle gitmeye karar verdim. Daha sonra
defterimi çıkarıp bir şeyler karalamak istedim.
Hayat yolculuğu üzerine düşüncelerim yeniden canlanmaya başlamıştı. Bir
yolculuk yapacağız ve bu yolda hep bir şeyler kaybedip kazanacağız gibi
duruyor.
Şimdi ne alaka hayat yolculuğu diyebilirsin… Anlatayım.
Bu yolculukta iki seçenek verilmiş. Otobüsü beklemeden
yürümek ve otobüsle gitmek…
Eğer yürürsem bekleme sürem olan yirmi beş dakikayı yola
vermiş olacağım. Zamanlama olarak hemen hemen birbirine denk zamanlar. Kendimi
yorgun hissettiğim için yürümek enerjimi daha da düşürecek. Muhtemelen
yürümezsem yorulmayacağım. Bir yolculuk yaparken bir şeyler kaybedip
kazanmaktan bahsetmiştim. Peki, yürürsem ne kazanabilirim? Şuan aklıma gelen
tek kazanç otobüse vereceğim bir miktar paranın cebimde kalacak olması. Enerjimin
bende kalmasını on otobüs parasına değişebilecek yorgunluktayım.
Bu arada otobüsü beklerken bu satırları yazıp hatta üstüne
kitabıma başlangıç yapacağım aklıma gelmezdi.
Şoförün hesabını yap, sen bilirsin dediğini hatırlarsın. Her zaman hesap
kitap işleriyle uğraştığımı düşünürüm. Plan, program ve stratejiler.
Yapamadığımda canım sıkılır ve bir vicdan azabı çekerim. Çekerdim desem daha
iyi olur sanırım. Son zamanlarda hayatı yönünü kaybedecek kadar akışına
bırakmış gibi hissediyorum. Sanırım zaman zaman sana da olmuştur. Hani çok
istersin çabalarsın sonunda olmayabiliyor, bir şeyler ters gidiyor. İstediğin
sonucu alamasan da süreç içerisinde verdiğin çaba yeni özellikler katıyor
insana…
Belki de hesabımı yaptım, ben bilirim diyerek yola
çıkmalıyım. Kazanmayı ve kaybetmeyi unutup, kendimi yolculuktan zevk almakla
meşgul etmeliyim. Neler öğrenebilirim, neler deneyimleyebilirim? Neler ……? Ve eğer kendimi gerçekten iyi
hissetseydim güzel bir yürüyüş çok daha
keyif verirdi.
...
Verirdi dedim 🙂 açtım ağzımı hadi bakalım buyur… Buraya kadar yazıp bırakacaktım ki. Hayat bir
kez daha niyetimi sorgulamama sebep oldu. Otobüs üniversitenin içine girdi az
bir mesafe gittik ve yol çalışması olduğunu gördük. Şoför Bey Amcayı daha fazla
yormak istemedim ve yürümek için otobüsten indim. (Yol çok bozuktu…)
Üniversitemin kütüphanesi ile aramda on beş dakikalık yürüme
mesafem vardı. Kütüphaneye doğru giderken kendi kendime: “ Hadi! Serkan
yolculuktan zevk al dostum, yazmak ve söylemek kolay yaşa bakalım”, dedim. 😀
Ve yolculuktan zevk alarak yürümeye çalıştım. Ağaçların ve üniversitemizde gezinen tatlı
köpeklerin selamlarını aldım. Tatlı bir yorgunlukla kütüphaneye varmıştım.
Saat 18:00…
Kütüphanemizin
ışıkları yanmıyordu ve bu işte bir terslik var diye düşünüyordum. Camdaki
yazıyı okumak için yaklaştım. Aynı anda üç şey gerçekleşti. Sensörlü kapı
açıldı. Yazıyı okudum(Hafta Sonu Saatleri 10:00- 17:00). “Kapalıyızzzzz”, diyen
güvenlik görevlisi. Kafamı uzatarak karanlıkta güvenliğin geldiği sesi aradım. Bir
müddet göremeyince “Kapalı mıyız? Abla” diye bağırdım. Uzakta sandığım güvenlik
görevlisi hemen sağımda masada oturuyordu. 👀
Gülümseyerek hafta sonu saatleri hakkında bilgilendirme
yaptı. Teşekkür edip geriye birkaç adım attım. Sensörlü kapı kapandı. Kapıdaki
yansımama bakıp; “ Yolculuktan zevk alma konusunda erken konuştum galiba”,
diyerek tebessüm ettim. Kendimi Ben Efsaneyim filminde dünyada tek başına kalan
Will Smith’in canlandırdığı karakter gibi hissettim. Şimdi ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu.
….
Sağlık olsun demek için kendimi epey zorladım. Canım
sıkılmadı değil hani… Eee ne yapalım?
Aşağıda bulunan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin kantinine indim.
Çay içiyorum, bisküvi yiyorum ve yazıyorum. Bu yazıyı nasıl bitirsem diye
düşünüyorum.
Hayatı birçok değişkene bağlı denkleme benzetiyorum. Bazen
işlerin içinden çıkamadığımızda kaçmak için işi birçok faktöre bağlıyoruz.
Şans, para, zaman vs… Bir yola çıkıyoruz ve hesaplarımızın dışındaki
değişkenleri bilemiyoruz.
Yorulduğumuz, sarsıldığımız ve düştüğümüz zamanlar oluyor.
Böyle zamanlarda bize gereken niyetimizi daha da güçlendirerek yola koyulmak
gerek diye düşünüyorum. Yaşayabiliyor
muyum? Net bir cevap veremiyorum dostum. Umarım senin net bir cevabın vardır.
Sadece öğrenciliğime devam ediyorum hayat yolunda ve bu son nefesime kadar
sürecek bir yolculuk.
Niyet bizden belki daha iyisi olur belki kötüsü… Hayat her
sonuca gebedir.
MFO’nün şarkısında
dediği gibi “Niyet Neydi Akıbet Ne Oldu” …
Ne zaman kendimi “ çok şansızım” diye nitelendirsem,
içimdeki sıkıntının daha da arttığını fark ederim. Kendime bugün bir söz
veriyorum, sende aynı konudan muztaripsen, gel beraber söz verelim. Şansız
değilim, Şansız değilim, Şansız değilim. Hayatı buna bağlayacak değilim. İlla
ki bağlamamı isteyen iç sesim cevap mı ararsın?… Ben çok ŞANSLIYIM.
Benim inandığım ve rehberim dediğim kitapta çok güzel bir
kısmı da paylaşmak istiyorum.
“… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır
ve olur ki, sevdiğiniz şeyde sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz
bilmezsiniz.” (Bakara-216)
Bu arada sahi benim okula gitmemdeki niyetim neydi?
Kütüphaneye gidip, sessiz bir köşeye çekilip, kendi iç sesimi dinlemek ve
kitabımı okumaktı. Daha sonra dersler hakkında plan yapıp çalışmaktı. Şuanda iç
sesimi hayal edemeyeceğim kadar güzel dinledim diyebilirim. Kendimi daha mutlu
ve umutlu hissediyorum. İstediğim o güzel yalnızlık zaman dilimini bana sunan
hayata teşekkür ediyorum.
Diğer işlerim aksadı
biliyorum “Eee yapacak bir şey yok” diye bir şey de yok 🙂 Uygun ve biraz esnek bir
planla tekrar daha güçlü bir niyetle onlara odaklanırım ve sonuçtan ziyade
süreçte öğrendiklerimin, deneyimlerimin zevkini tatmaya çalışırım.
İnsanın kendi içinde kaybolduğu anlar, daha güçlü birşekilde ortaya
yeniden çıkmasını sağladığına, inanırım. İyi ki otobüs geç hareket ediyordu ve iyi ki yol
çalışması vardı. Işıklarını kapalı gördüğüm kütüphanedeki güvenliğin
gülümsemesi bana karanlık bir ortamın nasıl aydınlatılacağını bir kez daha öğretti. Belki de
çok düşünüyorum, bilmiyorum. Böyle daha mutluyum bunu biliyorum. Sıradan 10
dakika sürecek bir otobüs yolcuğu için ne gerek vardı ki bu kadar anlam aramaya
değil mi? 😀 Yapacak
bir şey yok bunlar benim anlam arayışı içerisinde bulduğum küçük işaretlerim.
Küçük şeyler işte…
Geri dönüşü yürüyerek yapmayı düşünüyorum, kendimi gerçekten
iyi hissediyorum…
Selametle ve tebessümle kal güzel dostum. 😊
14.10.2017
19:15 (İİBF Kantin)